Değeri Bir Türlü Anlaşılamamış Bir Bilim Kadını Portresi: Sn. Prof. Dr. Canan Karatay ve Şeker Yüklemesi ile ilgili Gerçekler

15

En son söyleyeceğimi en başta söylemekte sakınca görmüyorum.

Hoca’mın gebeliğe bağlı diyabet konusunda ileri sürdüğü fikirlerini kesinlikle akademik bir makale ile taçlandırarak ilim ve dahi bilim dünyasına bir an önce sunması gerektiğine inanıyorum. Zaten an itibarı ile de bunu, geç kalmış önemli katkı olarak görüyorum.

Hocam lütfen bizi, Türklüğe yaraşan ikinci bir Nobel ödülünden gayrı koymayın. Binaenaleyh görüşlerinizi uluslararası bilim camiasına aktarmanız, tüm varlığım ile inanıyorum ki müthiş önem arz etmektedir.

Bilim tarihi değeri asla anlaşılamamış şahsiyetlerle doludur.

Tarihsel süreçler içinde bulundukları zaman diliminde toplum nezdinde defalarca uyarılarda bulunmuşlar, gelen korkutucu ölümcül belirtileri onlarca kez ifade etmeye çalışmış olsalar da, seslerini duyuramamışlardır.

Gerçi değerli hocam bu bağlamda daha şanslı. Her daim sorumlu yayıncılık ilkelerinden asla taviz vermeyen medyamız, hocamızın sesini yurdun her köşesine duyurmuş durumda.

Yine de asla anlaşılamadığınızı, sizin aydınlık fikirlerinizi kavrayamamış ben ve benim gibi meslektaşlarımızın gadrine uğradığınızı düşünüyorum. Ne demek, 15 gün olsa da, meslekten men etmek.

Hatta size karşı bu acımasız karalama kampanyasının yurdum sınırlarında kalmayıp yurt dışından da bir üst akıl çerçevesinde şekillendiğini artık kaniyim. Bakınız N.Eng.J da 2005 de yayınlanan şu edepsiz makaleye (1).

Utanmadan 16 ila 30 haftalık gebeliği olan kadınlara, dolayısıyla sizin benzetmeniz ile “patlıcan kadar cenine” (2) dayamışlar suda 50 gr şekeri sonra da içirmişler 75 gr şekeri, çıkan sonuçlara göre de uydurmuşlar gebeliğe bağlı şeker diye bir şey, 1000 gebe kadını da çalışmaya almışlar.

Mesela tanı için sizin önerdiğiniz gibi insülin hormonu bakmamışlar. Cehalet diz boyu.

Sonra da bu 1000 gebenin bir kısmına normal gebelik takibi yaparken bir kısmına bak canım demişler, sen gebeliğe bağlı şeker hastasısın senin kan şekerin şu kadar ölçülecek gerekirse insülin alacaksın falan demişler. Bildiğin edepsizlik yani hocam.

Oysa doğal beslenseler sorun ortadan kalkacak, sizin buyurduğunuz gibi “Sağlıklı doğal beslenme ve yaşama önerileri verilmesi yeterlidir. Olay bu kadar basittir.”

Ama haddini bilmezlik had safhada. Gebeliğe bağlı şekeri olan ama sanki yokmuş gibi ölçüm yapmadan sadece sizin de üstüne basa basa söylediğiniz, kitap tadında anlattığınız
“Karbonhidratlardan uzak durun, doğal beslenin” öğütlerine uyularak takip edilen annelerin bebeklerinde doğum sonrası, ÖLÜM, SİNİR HASARI, KEMİK KIRILMASI, OMUZ TAKILMASI velhasılı kelam ciddi komplikasyonlar anormal artmış (1).

Gebelik ve Diabet

Ama biliyorum hocam vardır bir nedeni bu sonuçların. Avusturalyalı hatunlar doğal beslenmemişlerdir mesela. Nerede oralarda bizdeki mis gibi yayık tereyağı, yumurtalar falan.

Tanı konusu harbiden bizlerin kafasını çokça karıştırıyor. Oysa sizin ki ne kadar berrak. 5UI/mL üzerindeki insülin değerleri gebelik şekeri tanısı koydurur buyuruyorsunuz (3).

Oysa daha 3-5 ay önce üstelikte yurdumdan, Türkiye’den bir grup kadın doğum uzmanı sizi hiç okumadan, sormadan etmeden çalışma yapmışlar. Hemi de uluslararası dergide yayınlamışlar(4). Veee 450 gebede, gebelikte insülin düzeylerinin gebeliğe bağlı diyabet ile tanısı koyduramadığını göstermişler.

Hatta taa uzaklardan bir başka grup gebede açlık insülin düzeylerinin konu ile pek de ilgisi olmadığını, ilişkinin hanya ve konya düzeyinde kaldığını ispatlamışlar ama ne gam Hocam (5).

Sizin geniş kaya suyu gibi berrak dimanız konuya vakıf. Bizim ki ise karışık.

Oysa ne sorgularsın. Neden onlarca maddeyi araştırırsın? “Serum angiopoietin-related growth factor (AGF)”, Hepcidin, Omentin, TCF7L2 genetik varyasyonları, Galanin, IL-1, Visfatin ve adını burada sayamadığım yüzlerce molekülü gebeliğe bağlı şeker hastalığında tanı amaçlı neden araştırırsın?

Yazık onca paraya. Oysa size sorsalar cevap son derece berrak: İnsülin düzeyi 5UI/mL üzerine çıktı mı tamam (3).

Gebelerin şeker takibinde çığır açan uygulamanızı da burada anmadan geçemeyeceğim.

Sizin cümleleriniz ile anlatmak çok daha uygun: “Eve gelince, yediğiniz her hangi bir yemekten ya da ara öğünden, ya da şekerli gazlı içecek, meyve suyu ya da örneğin karpuz kavun, ekmek, pilav makarna, tost, pasta v.s. yemeden önce ve yedikten 1.5-2 saat sonra kan şekerinizi ölçeceksiniz. Kan şekeriniz fırlamışsa o yiyeceği bir daha TÜKETMEYECEKSİNİZ!” buyuruyorsunuz (3).

Mesela bu izlemi uygulamak istediğim bir gebem “İyi de hocam gebeliğe bağlı şeker, siz de söylediniz biz anne adaylarının %2-10’nun da gelişiyor, neden hepimiz birden dakika başı parmağımızı deliyoruz?” diye sordu.

Densizlik tabii hemen sizden bahsettim. Yine anlamadı ama olsun, zaman sizi haklı çıkaracaktır.

Bir de Fransız doktorların size yanlış bilgi aktarımları var ki kesinlikle komplo kokan bir davranış. Fransa ve İsviçre’de şeker yüklemesi yapılmadığını defaatle söylemiş olmanıza rağmen (6) Fransa’da belli kriterlerdeki hastalara derhal yaptırıldığını okuduğumda beynimden vurulmuşa döndüm (7).

Size nasıl yanlış bilgi verebiliyorlar anlamadım. Bunun size karşı yapılmış bir komplo olduğuna kani oldum.

Hele bir de 75 gr glükozun 1.5 fincan pişmiş pirince denk geldiğini okuduğumda komplo meselesine kesinlikle inandım (8).

İşte bu nedenledir ki değerli Hocam, tüm bu iddialarınızı akademik bilgileriniz, topladığınız bilimsel verileriniz (ki mutlaka vardır yoksa bu kadar kesin konuşmazsınız) çerçevesinde bilimsel bir makale ile toparlayıp bizlere haddimizi bildirmelisiniz.

İnanıyorum ki bu makaleyi engin bilgileriniz ile yazmanız kolay olacak burada bu naçiz kulunuzun yaptığı gibi kaynak vererek yazacaksınız. Sizin değerinizi anlayamadığımızı kabul ediyorum hocam ama ne olur vazgeçmeyin bu ülkenin size ihtiyacı var.

Büyüğüm olarak ellerinizden öper, doymuş yağ asitlerinden ve karbonhidratlardan uzak duracağıma ama bu arada lahmacun ve dahi tereyağı yiyeceğime, bana “m.ny.k mısın oğlum öyle zayıflanılır mı?” diyenlere kulak asmayacağıma söz veririm.

Saygılarım her daim sizinle…

Not: Gebeliğe bağlı diyabet tanısının araştırılan onca molekül ve çalışma sonucu çok da uzak olmayan bir gelecekte glukoz yüklemesi olmadan konulabileceğine inanıyorum. Sorun bu tartışmaların gerçekten akademik düzeyde yapılmasıdır.

Günümüzde kanıta dayalı bilgi önemlidir. Uluslararası camiada hele tıp camiasında ben böyle buyurdum diye bir şeyler gevelerseniz adamı kibarca susturuverirler.

Hele bebek ve anne sağlığı söz konusu olduğunda, hiçbir risk almayan, gebe izlemeyen doğum yaptırmayan ama en önemlisi bedel ödememiş birilerinin halkın hoşuna gitse bile bilimsel alt yapısı olmayan lakırdılar etmesi uygun değildir.

Burada yazdıklarım eleştirilebilir. Hatta bahsettiğim yayınların temelini yanlış yorumluyor olabilirim ve bahsettiği veriler değişebilir.

Ancak an itibarı ile tüm dünyadaki otoritelerin hem fikir olduğu bir konuda iddialı görüşler üstelik halka açık platformlarda tartışılırken akademik verilere dayanmak ve tezinizin temelini oluşturan verileri de paylaşmak zorundasınız. Bunu yapmadığınızda en azından bizlerin nezdinde saygınlığınız kalmayacaktır.

Not 2. Şeker yüklemesi Fransa ve bazı Avrupa ülkelerinde bazı kriterler bazında yapılmaktadır. Vücut kitle indeksiniz 25’in üzerinde ise, yaşınız 35’in üzerinde ise, akrabalarınızda diyabet var ise, makrozomik bebek doğurduysanız, ölü bebek doğurduysanız, daha önce gebeliğe bağlı şekeriniz var ise, açlık kan şekeriniz tek bir kez olsa da yüksek çıkmışsa hemen şeker yüklemesi yaptırılır (7).

Amerika’da farklı görüşler var. Bir kısmı neden bu kadar sorguluyorsunuz bu kriterler zaten gebelerin neredeyse %80’ini kapsıyor hepsine yapın gitsin havasında olsalar da bir bölümü kriterlere bakılması gerektiğini savunuyor. Ancak dünyada hiç bir ülkede asla yapılmaz gibi bir durum YOK.

Saygı ve Sevgilerimle

İyi ki varsınız…
Kaynakça
1. https://digital.library.adelaide.edu.au/…/17…/1/hdl17080.pdf
2. http://www.a24.com.tr/…/canan-karataydan-patlicanli-bebek-t…
3. http://www.medimagazin.com.tr/…/tr-profdrcanan-karatay-2-de…
4. Ozgu-Erdinc AS, Yilmaz S, Yeral MI et al. Prediction of gestational diabetes mellitus in the first trimester: comparison of C-reactive protein, fasting plasma glucose, insulin and insulin sensitivity indices. Matern Fetal Neonatal Med. 2015; 28(16):1957-62.
5. Sayers SM, Mott SA, Mann KD, Pearce MS, Singh GR. Birthweight and fasting glucose and insulin levels: results from the Aboriginal Birth Cohort Study. Med J Aust. 2013: 22;199(2):112-6.
6. http://www.yarimadaninsesi.com/haberdetay.asp?ID=2782
7. Baz B., Riveline JP., Gautier JF. ENDOCRINOLOGY OF PREGNANCY: Gestational diabetes mellitus: definition, aetiological and clinical aspects. Eur J Endocrinol. 2015 Feb;174(2):R43-51.
8. http://www.medimagazin.com.tr/…/tr-gebelikte-seker-yuklemes…

17 Ocak 2016 tarihinde Süleyman Engin Akhan tarafından yayınlanmış ve 10 Ocak 2023 tarihinde de son güncelleme yapılmıştır.