Endometrium Kanseri Belirtileri Tanı ve Tedavisi

23
0

Rahim kanseri, ‘endometriyum’ adı verilen rahim iç tabakasından kaynaklanan kanserdir. Kadınlarda ABD’de görülen en sık ‘jinekolojik kanser’ olmasının yanı sıra, meme, kolorektal ve akciğer kanserinden sonra en sık görülen dördüncü kanserdir ve kadınlarda kansere bağlı ölümlerde yedinci sıradadır. Kadınların yaşamları boyunca %2-3’ünde rahim kanseri ortaya çıkar ve başlıca menopoz sonrası dönemin hastalığıdır.

İki tip rahim kanseri vardır: Tip 1, daha genç yaşlarda ortaya çıkar, tipik olarak daha erken evrede yakalanır, daha az ‘saldırgan’dır ve aile öyküsünün yanında obesite gibi dolaşımda yüksek östrojen düzeylerine yol açan risk faktörleriyle bağlantılıdır. Bu tip kanserler yüksek östrojen düzeylerinin yol açtığı ‘rahim iç zarında kalınlaşma’ (endometriyal hiperplazi) zemininde gelişir. Tip 2 rahim kanserleri ise rahim kanserlerinin %10’unu oluşturur, çoğunlukla hormonlarla ilişkili değildir, genellikle daha geç evrede yakalanır ve daha ‘saldırgan’ seyretmektedir.

Endometrium Kanserinde Risk Faktörleri: Risk faktörlerinin çoğu uzun süreli ve yüksek düzeyde östrojen düzeylerine maruz kalma ile ilişkilidir ve doğum yapmamış olmak, geç menopoza girmek, kısırlık ve düzensiz adet görme öyküsü, polikistik over sendromu, hormon salgılayan yumurtalık tümörleri, beraberinde progesteron olmaksızın östrojen kullanmak, obezite, şeker hastalığı, atipik endometriyal hiperplazi (rahim iç zarında kalınlaşma) ve ‘herediter nonpolipozis kolorektal kanser sendromu’ (HNPCC) gibi ailevi kanser sendromları sayılabilir.

Tamoksifen hem meme kanseri tedavisinde hem de meme kanserini önleme amacıyla kullanılan etkili bir ilaçtır ve rahim kanseri riskini 2-3 kat arttırdığı bilinmektedir. 

5 Yıl ve Üzeri Doğum Kontrol Haplarını Kullanmak Rahim Kanseri riskini 5 Kat AZALTIR.
Buna karşılık, doğum kontrol hapları östrojen düzeylerine etki ederek riski azaltır. 5 yıl ve üzerinde doğum kontrol hapı kullanmak rahim kanseri riskini 5 kat azaltmaktadır. Aşağıdaki şekil doğum kontrol hapı (DKH) kullanma süresine bağlı olarak endometrium kanseri gelişme riskini göstermektedir. Sonuçlar 11 farklı çalışmadan, 232’si OKS kullanan toplam 1660 invazif endometrium kanseri olgusundan elde edilmiştir. Şekilde de görüldüğü gibi DKH kullanımıyla beraber endometrium kanseri riski yıllar içinde düşmektedir. Dört yıllık kullanımda RR:0.44, sekiz yıllık kullanımda 0.33, 12 yıllık kullanımda ise 0.28 olarak saptanmıştır (p<0.0001).

 

 Rahim kanseri için, tamoksifen kullanan hastalar dahil olmak üzere, önerilen bir tarama testi yoktur. 

Endometrium Kanserinin Belirtileri ve Tanı Yöntemleri:

Rahim kanseri sıklıkla altıncı ve yedinci dekadda ve ortalama 60 yaş civarında görülür. En sık belirtileri genellikle menopozda kanama olmak üzere anormal vajinal kanamalar ve vajinal akıntıdır. Vajinal kanama erken evre rahim kanserinde tipik bir belirti olduğu için endometrium knserlerinin %70-80’i erken evrede yakalanır ve tedavi sonderece yüzgüldürücüdür. 

40 yaş sonrası ara kanamaları olan yani 2 adet arası 21 günden kısa olan, polikistik over sendromu veya aşırı obez olan 35 yaş üzeki kadınlarda benzer biçimde iki adet arası 21 günde kısa veya ara kanamalar oluyorsa, smearde üreme çağında anormal endometrial hücre görülmesi veya menopozda normalde olsa endometrial hücre görülmesi endometrial dokudan (rahim içini döşeyen dokudan) örnek alınması için yeterli sebeptir. 

Bu şikayetler mutlaka ‘endometriyal biyopsi’ (anesteziye gerek kalmaksızın Pipelle adı verilen ince bir borucuk yardımıyla rahim içine girilerek rahim iç tabakasından vakum oluşturularak örnek alınması) ya da standart küretaj (D&C) yöntemiyle rahim içinden parça alınarak incelenmesini gerektirir.

Rahim kanseri olan hastaların %25’i menopoz öncesi dönemde ya da menopoza giriş aşamasındadır ve bu dönemde aslında anormal olan kanamalar, bulunulan geçiş döneminin özelliği olarak algılanıp ‘doğal’ olarak değerlendirilebilir. Düzensiz, sıklaşan ya da miktarı fazlalaşan adet kanamaları ve ara kanamalar mutlaka rahim iç zarından parça alınarak değerlendirilmelidir.

Tanı sonrası ne yapılmalı? Parça alınarak rahim kanseri tanısı konduktan sonra, tümörün tipine göre, çevre dokulara ve uzak organlara yayılımı değerlendirmek üzere fizik muayene, rutin kan tetkikleri yanı sıra CA-125 ölçümü yapılır. Endometrium kanseri için CA 12.5 çok belirleyici olmasa da, karın içine yayılım olan menopozdaki hastalarda önemli artışlar görülebilir.

Tümörün rahim kas tabakasına ve lenf bezlerine yayılımı hakkında fikir edinmek amacıyla manyetik rezonans görüntüleme (MRG) yapmak gerekir. MR sayesinde tümörün rahimin kas dokusu içine ne kadar girdiği anlaşılmış olur. Tümörün evrelemesi için son derece önemlidir. Özellikle genç ve çocuk sahibi olmak isteyen erken evre rahim kanseri hastalarında MR son derece önemlidir. 

Endometrium Kanseri Tedavisi

Rahim kanserinin standart tedavisi cerrahi tedavidir. Burada bahsedilen CERRAHİ EVRELEMEDİR.

SORUN HASTANIN RAHMİNİN VE YUMURTALIKLARININ ALINMASI DEĞİLDİR. JİNEKOLOJİK ONKOLOJİDE ÖNEMLİ OLAN ONKOLOJİK PRENSİPLERE UYGUN OLARAK CERRAHİ EVRELEMENİN YAPILMASIDIR. Ameliyat sırasında rahim, tüpler ve yumurtalıklar alınır ve karın alt bölgesi ve aorta çevresindeki lenf bezleri çıkartılır. Ayrıca tümör tipine (örneğin, berrak hücreli ya da papiller seröz kanser) göre omentumun  çıkartılması ya da ameliyat sırasında batın içine yayılım saptanırsa daha geniş bir müdahale gerekebilir. Aşağıda Prof. Dr. Süleyman E. Akhan’ın 2004 yılında Van Tıp Fak. yaptığı “erken evre endometrium kanserinin cerrahi evrelemesi” başlıklı konuşmadan konu ile ilgili slaydı görüyorsunuz. 

Berrak Hücreli ve Papiller Seröz Tipteki endometrium kanserleri YUMURTALIK KANSERLERİ GİBİ AMELİYAT EDİLMELİDİR!

Neden cerrahi evreleme? derseniz. Cerrahi Evreleme sayesinde hastalığın evresi hakkında bilgi edinilir ve böylece tedavi şekillenir!

Ameliyatla elde edilen parçaların patolog tarafından incelenmesi sonucunda hastalığın evresi belirlenerek ileri tedaviye (radyoterapi/kemoterapi) ihtiyaç olup olmadığı belirlenir. Aşağıda cerrahi evreleme sırasında yapılan pelvik lenfadenektomi ve 2 farklı rahim kanserinin ameliyat sonrası resimlerini görüyorsunuz. 

[divider type=”space”]

[fancygallery id=”10″ album=”10″]

Günümüzde endometrium kanserinin cerrahisi anestezi açısından uygun hastalarda LAPAROSKOPİK CERRAHİDİR!  (kapalı yöntem).

Ameliyat olması sakıncalı olan hastalarda, örneğin, ileri yaşta, ciddi akciğer ya da kalp hastalığı olan ya da ileri derecede obez olan hastalarda, birincil tedavi olarak radyoterapi yapılabilir. Ameliyat edilemeyecek ya da genç olup doğurganlığını korumak isteyen hastalara progesteron tedavisi de verilebilir.

Genç ve Gebelik İsteyen Hastalarda Rahim Kanseri Tedavisi

Genç olup çocuğu olmayan ve rahminin alınması istemeyen hastalarda, kanserin rahmin kas tabakasına (miyometriyum) yayılımının MRG ile araştırılması gerekir ve kanserin henüz kas tabakasına geçmemiş olduğu hastaların progesteron tedavisi için uygun grubu oluşturduğu düşünülmektedir. Bu hastaların yaklaşık %76’sında olumlu sonuçlar alınmakla birlikte, tedaviye yanıt geçici ya da kısmi olabilir ve rahim içinden belirli aralıklarla parça almak gerekir.

Radyoterapi ayrıca ameliyat sonrasında yüksek riskli hastalarda lokal nüksleri azaltmak amacıyla ya da ameliyat olmuş fakat nüks eden hastalarda tedavi amacıyla, dışarıdan ya da vajinal yoldan, uygulanmaktadır. Kemoterapi ise özellikle bazı tümör tiplerinde (papiller seröz kanser) ve ileri evre rahim kanserlerinde tercih edilir. Hormonal ilaçlar (medroksiprogesteron asetat, megestrol asetat, tamoksifen, goserelin, anastrozol, arzoksifen) ise daha çok iyi-diferansiye tümörlerde ve nüks eden vakalarda kullanılmaktadır.

Hastaların Tedavi Sonrası Takipleri

Rahim kanserlerinin %70-80’i erken evre yakalandığı için uygun tedavi sonrası nüks nadirdir ve sıklıkla vajinanın üst bölgesinde kubbede olurlar. Tedavileri de nispeten kolaydır. Nadirde olsa yanlış cerrahi sonrası çok farklı yerlerde rahim kanseri nüksü görebiliriz. Aşağıda yurtdışında yapılan yanlış cerrahi tedavi sonrası ciltte nüks etmiş bir endometrium kanserine ait cerrahi resimleri görüyorsunuz. Ancak vurgulamak gerek bu tip olgular çok nadirdir.

[divider type=”space”]

[fancygallery id=”10″ album=”9″]

Nüksler genellikle tanıdan sonraki üç yıl içinde ortaya çıkar ve takipler ilk iki yıl içinde üç ayda bir, sonraki üç yıl boyunca altı ayda bir yapılmalıdır. Beş yıllık hastalıksız dönemden sonra rutin yıllık kontrollere dönülebilir.

 

2 Eylül 2012 tarihinde Süleyman Engin Akhan tarafından yayınlanmış ve 10 Şubat 2017 tarihinde de son güncelleme yapılmıştır.

Bir cevap yazın