Epitelial Over Kanserlerinde Cerrahi Tedavi ve İzlem

19
0

Epitelial Over Kanserleri en sık 56-60 yaş arasında görülmektedir ve hastaların %80’inden fazlası menopoz sonrası dönemdedir. Tüm yumurtalık kanserlerinin %90’ı epitelial over kanseridir.

Over kanseri jinekolojik kanserler içinde ölüm riski en yüksek olan tümörlerdir. Diğer taraftan yeni gelişen kemoterapötik ilaçlar sayesinde hastaların yaşam süresi ve kalitesi giderek artmaktadır.

Hastaların çoğunda belirtiler müphemdir, bu nedenle tanı sıklıkla ileri evrede, kanser yayıldıktan sonra konmaktadır. Bunun en önemli nedeni tümörün karın boşluğunda çevre dokuda rahatsızlık hissi olmadan büyüyebilmesidir. Diğer taraftan over kanserinin taranmasında kullanılan etkin bir yöntem YOKTUR. Bu durum hastalığın erken evrede yakalanabilmesini olanaksız kılmaktadır.

Risk Faktörleri

1.Yaş: Ortalama görülme yaşı 63’dür. Ve yaşla beraber 70-74’e dek artış gösterir.

2. Yumurtalık Kanseri ve Genetik Risk: (Bu kısım yumurtalık kanseri tipleri bölümünde de yer almaktadır. Okuyucu açısından buraya aynen alınmıştır) Over kanseri ve genetik geçiş, ailesel faktörler denildiğinde akademik bazda da olsa siz hasta ve hasta yakınlarını ilgilendiren kısmı ile BRCA 1 ve BRCA 2 gen mutasyonları (hataları)dır. Over kanserleri monokolonaldir yani tek bir gen mutasyonundan, hatasından kaynaklanır.  Ailesel ve genetik yumurtalık kanseri  tüm over kanseri hastalarının %5-10’unu oluşturur. Bir çok genetik yumurtalık kanseri BRCA 1 mutasyonu (17. kromozom) ile beraberdir. Kalıtsal hastalığın çok azı BRCA 2 (13. kromozom) mutasyonuna bağlıdır.

 

BRCA 1

BRCA 2

Over Kanseri Riski

%28-44

%27

Meme Kanseri Riski

%56

%87

Ailesel, genetik yumurtalık kanserleri diğer kanserler göre 10 yaş daha erken görülür.

Soy analizi riskin derecesini saptar:

–          2 adet 1. dereceden yakında dökümante edilmiş üreme çağında over kanseri varsa kadının etkilenmiş gene sahip olma olasılığı %35-40’tır.

–          Bir adet 1. dereceden akraba ve bir adet 2. dereceden akrabada yumurtalık kanseri varsa normal birine göre risk 2-10 kata artmıştır.

–          Bir adet 1. dereceden akrabada postmenopozal over kanseri varsa sporadik olma ihtimali yüksektir ama üreme çağında ise soy ağacı çıkarılmalıdır.

–          Primer meme kanseri olan kadında over kanseri riski normalin 2 katıdır. Bu kadınlarda yumurtalıkta kitle varsa over kanseri olma riski 4 katına çıkar!

3. Bazı araştırmalar diyetle alınan yüksek yağ oranının yumurtalık aknseri riskini arttırdığını ileri sürmektedir.

Epitelial Yumurtalık Kanserlerinin Belirtileri ve Tanı Yöntemleri

Erken evrede, menopoza girmemiş, üreme çağında olan hastalarda adet düzensizlikleri görülebilir. Eğer kitle mesaneye ya da bağırsaklara bası yapıyorsa sık idrar yapma ya da kabızlık şikayetleri ortaya çıkabilir. Bazen de karında şişkinlik hissi, bası hissi ya da ağrı hissedilebilir. Kanserin ilerlediği dönemde karın içinde sıvı birikmesi ve metastazlara bağlı olarak karında şişkinlik, gaz, kabızlık, bulantı, iştahsızlık ve erken doyma gibi şikayetler görülebilir.

En önemli muayene bulgusu karın alt bölgesinde kitle varlığıdır. Kitlenin düzensiz sınırlı olması, kistik yapıda olmaması ve hareket ettirilememesi, çift taraflı olması, batında sıvı varlığı yanında ultrasonografide şüpheli bulgular olması ön planda kanseri düşündürür. Bu arada, ayırıcı tanıda yumurtalık kanserini taklit edebilen selim hastalıklar (enfeksiyon, endometriyozis, saplı miyomlar gibi) ve mide-bağırsak sisteminin hastalıkları da akla gelmelidir.

CA-125 adı verilen ‘tümör belirteci’nin yüksek düzeylerde olması özellikle menopoz sonrası dönemdeki hastalarda kanser tanısını güçlendirir. Ameliyat öncesinde rutin kan tetkiklerinin yanında akciğer grafisi, bilgisayarlı tomografi/manyetik rezonans görüntüleme ve mamografi gibi görüntüleme yöntemleri kullanılarak hem kanserin yayılımı hem de yumurtalıkta kitleye yol açabilecek başka bir ‘primer’ kanserin (örneğin, meme kanseri) varlığı araştırılabilir. Ayrıca şüphelenilen hastalarda gastroskopi ve kolonoskopi de yapmak gerekebilir.

Kesin tanı tanısal amaçlı yapılan LAPARATOMİ ile konur. Menapozdaki kadınlarda yumurtalıkta kitle varsa,  Berek en fazla iki ay beklenmesini tavsiye ediyor. Yumurtalıktaki kitlenin boyutları son derece önemlidir. Kistik kitle 10 cm’in üzerindeyse habis olma olasılığı artar

Yumurtalık Kanserinde Tedavi

Tedavi temelde CERRAHİ + KEMOTERAPİDİR.

Yumurtalık kanseri karın zarı üzerinde en sık peritoneal implantasyon yolu ile yani tümör hücrelerinin karın zarına dökülüp, karın içi sıvının izlediği yolu izleyerek karın içinde yayılması ile olur. Dolayısıyla en sık yayılım yolu “implantasyon” dur. Peritoneal sıvının sirkülasyonunu izlerler. Karnın alt kısmından, pelvisden parakolik bölgeye özellikle sağ tarafta bağırsakların mezenteri yoluyla ilerlerler ve sağ diaframa ulaşırlar. Bu nedenle metastazlar tipik olarak posterior cul de sac (rahimin arka tarafı), parakolik alana (karın üst kadranlar), sağ hemidiaframa, karaciğer kapsülüne, bağırsak mezenterine ve omentuma olur. Lenfatik yayılım yumurtalık kanserinde son derece önemlidir. Pelvik ve paraaortik lenf nodu tutulumu çok sıktır. Özellikle ileri evrede sık tutulur. Evre III’te %78 pelvik lenf nod pozitiftir.  Paraaotik lenf nodları: Evre I: %20; Evre II: %20; Evre III: %40; Evre IV: %67 tutulur.

Neden bu kadar detaylı anlattığıma gelince; YUMURTALIK KANSERİNİN CERRAHİSİNDE CERRAHİ EVRELEME YAPILMASI, LENF NODLARININ ÇIKARTILMASI SON DERECE ÖNEMLİDİR. DİĞER ÖNEMLİ BİR KONU İSE, CERRAHİ TEDAVİDE AMAÇ OLABİLDİĞİ KADAR TÜMÖRLÜ DOKUYU ÇIKARMAK, BÖYLECE KEMOTERAPİNİN ETKİN OLMASINI SAĞLAMAKTIR !!

Dolayısıyla yumurtalık kanserinin cerrahisi; bu konuda deneyimli, gerektiğinde çok farklı organlardaki metastazları, tümörlü dokuyu, hastanın yaşam kalitesinide düşünerek ama etkin cerrahiden asla kaçınmayarak yapabilecek jinekolog onkologlar tarafından gerçekleştirilmelidir.

[clear]

Ameliyatta kitleyle birlikte rahim, tüpler ve yumurtalıklar alınır, omentum ve karın alt bölgesi ve aorta çevresindeki lenf bezleri çıkartılır, karın içindeki sıvı örneklenir ve tüm karın içi yüzeylerden örnekler alınır. Amaç görünen tüm kanserli alanların tamamıyla ya da olabildiğince çıkartılmasıdır. Erken evredeki ve uygun tipteki kanserlerde ameliyat sonrası dönemde kemoterapi verilmeyebilir; bu nedenle, ameliyatın olması gerektiği gibi yapılması ve yayılım olmadığının kanıtlanması çok önemlidir.

Çok erken evredeki yumurtalık kanserlerinde, eğer doğurganlığın korunması söz konusuysa, sadece hastalıklı yumurtalık çıkartılabilir. Ancak bu konu aile ile mutlaka tartışılmalıdır. Zira epitelial over kanseri hafife alınmaması veya “hadi deneyelim” denilerek macera yaşanacak bir tümör değildir!

Aşağıda farklı yumurtalık kanseri olgularına ait görselleri izleyebilirsiniz.

[fancygallery id=”10″ album=”7″]

Yumurtalık Kanserinde Laparoskopik Cerrahi

Yumurtalık kanseri olduğu bilinen tümörlerin cerrahisi, bugün bilinen klasik bilgiler dahilinde ASLA laparoskopik yapılmamalıdır. Bunun nedeni laparoskopi sırasında batın içine verilen karbondioksit gazının tümör metastaz oranını arttırmasıdır. Şüpheli kitlelere laparoskopi yapılabilir, hatta örneğin metastatik yumurtalık kanseri olduğundan şüphelenilen hastalarda, örneğin hastanın mide kanseri veya barsak kanseri olabileceği ve yumurtalıktaki kitlenin bu tümöre bağlı olabileceği düşünülüp hastanın boşuna açık cerrahi olmaması için biyopsi amaçlı laparoskopi yapılabilir. Ama bu durumda da mutlaka frozen yapılması için bir patolog ameliyathanededir ve patolog “bu yumurtalık kanseri” dediği anda açık cerrahiye geçilir. Aşağıda çok genç ama ne yazık ki yumurtalık kanseri çıkan hastama ait laparoskopik cerrahi videosunu görebilirsiniz.

[youtube title=”26 yasinda Yumurtalık Kanseri ” width=”500″ height=”400″ link=”http://www.youtube.com/watch?v=fbTaHZdE3iY&feature=plcp”]

“Ameliyat olması mümkün olmayan hastalar önce kemoterapi verilip, kemoterapi sonucunda gerileme olması halinde ameliyat açısından tekrar değerlendirilir ve ameliyat sonrası kemoterapiye devam edilebilir”. Bu son cümle kitaptan aynen alınmıştır. Dikkat edilmesi gereken nokta: Hasta gereksiz yere ameliyat yapılıp biyopsi alınıp sonrada kapatılmamalıdır. Hastaya asla gereksiz ameliyat yapılmamalıdır. Önemli olan optimal cerrahiyi gerçekleştirecek koşulların sağlanması ve sonrasında cerrahi uygulanmasıdır.

Erken evrede ve düşük riskli kanserler haricindeki tüm yumurtalık kanseri vakalarında damar içinden ya da karın içine kemoterapi uygulanır. Kemoterapi sonrasında fizik muayene, görüntüleme yöntemleri ve CA-125 düzeyleriyle hastalık bulgusu olmayan hastalara ‘second look’ adı ameliyatla karın içinde hastalık varlığı araştırılarak takip ve tedavileri planlanır.

Yumurtalık kanseri kemoterapiye en duyarlı kanserlerden biri olmasına karşın, iki yıl içinde hastaların yaklaşık %50-75’inde nüks görülür. Kemoterapi nükslerde ilk seçenektir, ancak özellikle 12 aydan uzun süreli hastalıksız dönem geçiren ve tek bir tümör odağı olan hastalarda ameliyat ve arkasından kemoterapi düşünülebilir.

Yumurtalık kanseri, tehlikeli bir tümör olmasına rağmen son 10 yıl, özellikle son 5 yıl, içinde yaşanan gelişmeler sonrasında oldukça yüz güldürücü sonuçlar elde etmekteyiz. Hastanın takibi medikal onkolog ve jinekolog onkolog tarafından ortaklaşa yapılmalıdır. Tedavi ve hastanın takibinde bu ekip sürekli haberleşmeli ve işbirliği içinde olmalıdır.

2 Eylül 2012 tarihinde Süleyman Engin Akhan tarafından yayınlanmış ve 24 Ekim 2020 tarihinde de son güncelleme yapılmıştır.

Bir cevap yazın