Kız Çocukları ve Genç Kızlarda Yumurtalık Kistleri

22

Konu biraz akademik ve kimi zaman anne baba için korkutucu olsa da önemli. Sanırım önce temel bilgiler vererek başlamak en doğrusu olacak. Kadının yumurtalıklarında kist oluşumu, kadın hayatının her döneminde ortaya çıkabilecek bir durumdur. Her dönemi derken, kadının annesinin rahiminde geçirdiği dönemi de katmak gerek.

Bundan doğal bir şey olamaz zira kadının overleri (yumurtalıkları) hormonal açıdan son derece aktif organlardır. Kadının adet görmesi, kadınlık hormonlarının değişerek adetlerin düzensizleşmesi v.s. hepsi ama hepsi kadının yumurtalıkları ile ilgilidir.

Kız çocuğu annesinin rahminde gelişirken yumurtalıkları da hareketlenmeye başlar. Hatta kadının yaşamı boyunca en fazla ovum (yumurta) sayısına sahip olduğu dönem gebeliğin 16 ile 20.gebelik haftalarıdır.

Ancak en önemlisi anne ve kız bebeği arasında hormonal düzeyde sürekli bir iletişim söz konusudur. Anneden bebeğine geçen iki hormon “Follikül Stimulan Horman” (FSH) ve Östrojen (özellikle E2/Östradiol) kız çocuğunun yumurtalığında kimi zaman kist oluşumuna yol açar. “Follikül Stimulan Horman” (FSH) olarak adlandırdığımız ve dilimize yumurta uyarıcı hormon olarak çevirebileceğimiz hormon, bebeğin yumurtalıklarını anne karnında uyarabilir ve kistlerin oluşumuna yol açabilir.

Bu kistler zararsızdır ve 6 ay – 1 yıla kadar izlenebilir. Kız çocuğu annesinin rahmindeyken saptanan kistleri de izlemek gerekir. Ancak kistin 6cm’den büyük olması durumunda sezaryen ile doğum yaptırılması kistin patlamaması açısından daha uygundur. Bu kistler için en büyük problem kistin kendi etrafında dönmesi yani torsiyone olmasıdır.

Doğmamış bebeklerde ve yeni doğan döneminde saptanan kistler iyi huylu olsalar da, kendi etraflarında dönmeleri durumunda ne yazık ki kız çocuğunun yumurtalığını kaybetme riski çok çok yüksektir.

Daha büyük kızlarda ki bu konuda akademik veri olmamasına rağmen 6 aylık bebeklik döneminden itibaren bu risk sıklıkla ortadan kalkmaktadır.

Anneden geçen bu hormonların hükmü en fazla 2 yaşına kadar geçerli olur. Çocukluk döneminde de kistler görülebilirse de overler (yumurtalıklar) sıklıkla uyur durumdadır. Pübertenin başlaması ile yumurtalıklardaki hormonal devinim de artar ve “Basit” olarak nitelendirdiğimiz kistler 6-10 yaş arasında ki kız çocuklarında görülebilir. Bu kistler için hemen ve acilen cerrahi uygulamak gereksizdir.

Bu durumun tek istisnası yukarıda belirttiğimiz gibi torsiyon yani yumurtalığın kendi etrafında dönmesidir. Yumurtalığa giden kan akımının torsiyon ile kesilmesi, damarın büzülmesi sonucu kız çocuğunda çok şiddetli bir ağrı ortaya çıkar. Aileyi de panikleten durumdur. Böylesi bir tabloda cerrahi kaçınılmaz olsa da asla ve asla yumurtalığı almamak gerekir. Hatta kan akımının kesilmesine bağlı yumurtalık ameliyat sırasında kötü görünse bile yumurtalık normal haline getirildikten sonra dokunmadan ameliyata son vermek şarttır. Yapılan çalışmalar yumurtalığın 1 ay içinde tamamen normale döndüğünü göstermektedir.

Adet görmeye başlayan genç kızlarda ilk 2 yıl ovülasyon sıklıkla düzensizdir. Dolayısıyla yumurtalık kistleri görülebilir. Yine 20 yaşına kadar süren ergenlik döneminde yetişkin kadınlarda görülen tüm yumurtalık kistleri görülebilirse de, vurgulanması gereken bebeklik, çocukluk ve genç kızlık döneminde saptanan yumurtalık kistlerinin kötü huylu olma olasılığının çok ama çok düşük olmasıdır. Bu oran 10 yaşına kadar milyonda 1, 10-16 yaş arası milyonda 8’dir!

Dolayısıyla ameliyat sırasında kistin büyüklüğü ya da içeriği ne olursa olsun yumurtalık asla ama asla alınmamalı daima koruyucu cerrahi uygulanmalıdır. Genç kızlık döneminde sıklıkla “Basit” olarak nitelendirdiğimiz kistler görürüz. Aile panik içindedir. Ancak bu kistleri akut dönemde ameliyat etmemek gerekir.

Neden genç kızlarda bu kistler gelişir? Problem temelde yeni başlayan adet döngüsünü denetleyen beyincik ve yumurtalık arasındaki uyumu sağlayan hormonal devinim mekanizmasının yeterince olgunlaşmamasından kaynaklanır. Bunun dışında bazı ağrı kesicilerin tam ovülasyon zamanı kullanılması yani iki adetin tam ortasında, adetin ortalama 14.gününde kullanılması da ovumun çatlamamasına ve ovülasyonun gerçekleşmemesine böylece kist oluşmasına neden olabilir.

Ergenlik dönemi boyunca yumurtalıkta ortaya çıkan bu fizyolojik kistlerin tedavisinde ameliyatın yeri çok özel durumlar dışında yoktur. Bu kistler 3 ila 6 ay gibi bir zaman süreci içinde kendi kendine geriler. Halk arasında “Adet ile atılan kist” deyimi buradan gelmektedir.

Ameliyat kararı; kist 10 cm ve üzerinde ise, 5 cm’in üzerinde ve 6-8 aylık izlem sonunda hala gerilemiyor ise verilir. İzlem sırasında aileyi yumurtalığın torsiyonu konusunda uyarmak, genç kızın ağrısı olması durumunda mutlaka bir hastaneye gitmesi gerektiğini vurgulamak şarttır.

İlaçla tedavinin de anlamı olmadığı farklı meta-analizlerde gösterilmiştir. Yine de adetleri düzenlemek ve aileyi sakinleştirmek için 3 ay gibi kısa süreli doğum kontrol hapları kullanılabilir. Ancak kistin gerilemesine ek bir katkı sağlamamaktadır.

Burada durup şu meşhur soğan suyu küründen de bahsetmek gerek. Soğan suyunun yumurtalık kistlerinin gerilemesi üzerine etkisi yoktur! Bu kistler yukarıda da belirttiğim gibi soğan suyu içseniz de içmeseniz de 6 ay içinde gerilerler. İçiyor olmanız gastrit ağrısı dışında size bir fayda sağlamaz 

Peki hangi kistler beklenmeden ameliyat edilmelidir? Fizyolojik basit kistler 10cm’den büyük ise ya da kist torsiyone olursa ameliyat kaçınılmazdır. Paraovaryen kistler mutlaka ameliyat olmalıdır. Bu kistler yumurtalıktan kaynaklanmasalar bile sıklıla yumurtalık kistleri ile karışırlar. Paraoveryan kistler ovumu (yumurtayı) alıp rahime doğru taşıyan ve döllenmenin gerçekleştiği tubaların (tüplerin) cidarından kaynaklanır.

Tubaların kavitesi ile ilgileri yoktur. Dev boyutlara ulaşmadıkları sürece tüplere zarar vermeden ameliyat ile alınmalıdırlar. Zira hem gerilemezler yavaş yavaş olsa da büyürler hem de torsiyone neden olma riskleri fazladır.

Genç kızlık döneminde doktoru da aileyi de şaşırtan ameliyatın kaçınılmaz olduğu kistler yumurtalığın “Dermoid kistler”dir ve vücudun diğer bölgelerinde de görülebilen dermoid kistlerden biraz farklıdırlar. “Matur kistik teratom” sınıflanması açısından doğru adlandırma ve bizim kullandığımız terminoloji olsa da bir kere alışmışız dermoid kist demeye.

İçerikleri ve yapısı nedeniyle gerçekten şaşırtıcı kistlerdir. Yeni doğan kız çocuklarından 60 yaşındaki bir hastaya kadar her yaş grubundaki kadında görülebilirler ve 20 yaş altı en sık görülen yumurtalık tümörleridirler. 40 yaş altı sıklıkla iyi huyludurlar.

İnsanoğlu anne karnında 3 farklı embriyolojik yapraktan, tabakadan oluşur. Bu üç embriyolojik yaprak sırasıyla: Endoderm (iç) mezoderm (ehh işte orta diyelim) ve ektodermdir (dışta yer alan).

İşte bu embriyolojik dokular, bir şekilde üreme hücrelerini barındıran dokunun içinde ki, kadın için bu doku yumurtalık oluyor kalıntı şeklinde bulunabilirler. Yumurtalık kaynaklı dermoid kistler embriyonel gelişim sırasında rol oynayan bu üç yaprağın kalıntılarından köken alırlar.

Bu embriyolojik “kalıntılar” kendince insan oluşturmaya çalışır. Ama sadece en kolay “yapılabilen” parçaları oluşturma yeteneğine sahiptirler. Dolayısıyla dermoid kistlerin içinde saç, kıl, kıkırdak gibi “keratinize” dediğimiz doku parçaları görülürler. Milyon dolarlık soru ise kalıntıların ne zaman ve hangi “sinyal” ile harekete geçtiğidir. Hala bilmiyoruz.

Dolayısıyla kimi zaman yeni doğan bebekte, kimi zaman 60 yaşında hastada görebilirsiniz. Belki de tüm kadınların yumurtalıklarında bu kalıntılar var ama uyur durumdalar.

Evet genç kız ameliyat olmak zorundadır ama yumurtalık mutlaka korunmalı, asla alınmamalıdır. % 6-7 oranında torsiyone olma ihtimalleri vardır. Ailenin ve hastanın en sık sorduğu sorulardan biri tekrarlayıp tekrarlamayacağıdır. %15 olasılık ile diğer yumurtalıkta tekrarlama olasılığı vardır.

Sonuç olarak bebeklik, çocukluk ve genç kızlık döneminde yumurtalıkta görülen kistler çok çok büyük ihtimalle iyi huyludurlar.

Ameliyat yapılacak ise yumurtalıklar mutlaka korunmalıdır ve ameliyatın ideal olan laparoskopik yapılmasıdır. Sadece yeni doğan döneminde torsiyone olan yumurtalıkların kaybedilme riski vardır.

16 Ocak 2017 tarihinde Süleyman Engin Akhan tarafından yayınlanmış ve 06 Şubat 2017 tarihinde de son güncelleme yapılmıştır.