Küpeler, Hızmalar, Sizler ve Biz Cerrahlar…

23
0

Sabah çok önceden planlanmış rahim ağzı kanseri ameliyatı için son hazırlıkları yapıyoruz. Hastanın ameliyat öncesi antibiyotikleri, kan sulandırıcı ilaçları veriliyor, ameliyat sonrası hemşirelerin uygulayacakları ilaçlar bilgisayardaki programa giriliyor. Zaten anestezi tetkikleri önceden yapılmış ve uzman tarafından değerlendirilmiş olsa da hastayı ameliyat sabahı kontrol etmek için tekrar geldi, selamlaştık odaya girdi.

Gerekli onam formlarını (Hani sıklıkla okumadan imzaladığınız ve okuduğunuzda da ameliyata girmesem mi dediğiniz formlar) imzalarken hemşire yüzü kırmızı koşarcasına yanıma geldi. “Hocam kulağındaki küpeler çıkmıyormuş.” dedi. Yüzünde al bakalım şimdi ne halt yiyeceğiz ifadesi olan hemşire hanım ile odaya girdim.

Hasta heyecanlı “Hocam gerçekten çıkmıyorlar özel bir alet lazım”. Eşi “Off off” şeklinde özetlenebilecek bir iç çekme ile başını sallıyor. Dayanamadı “Böyle taktırma dedim sana di mi” diyerek odadan çıktı😊.

Sorduğumda çok sevdiğini pırlanta olduklarını, sürekli taktığını ve pahalı oldukları için düşmesinler diye çıkmayacak şekilde taktırdığını söyledi. “Şimdi vakit kaybetmeyelim aşağı indirelim ameliyathanede keseriz” dedim hemşirelere. Hastanın yüzünde “Nasıl keseceksiniz” sorunsalı temelli dehşetengiz ifade. Sadece “Neden hocam” diyebildi.

Aklıma Türk filmlerindeki “Nayır nolamaz”dan sonraki en muhteşem repliklerden biri geldi: “Hayıırrr olamazzz lanet olsunn böylesi kadere” diyerek diz çöken abiler ve dahi ablalar.

Ameliyatlarda kullandığımız elektirikli koterlerin nasıl çalıştıkları, vücudunuzda metal bir şey var ise nasıl topraklanmayı bozacağını ve ben dokuyu dağlarken metal eşyanın bulunduğu yerinde amiyane tabiri ile “kızaracağını” anlattım.

Hasta 15 -20 dakika sonra ameliyathanede uyumuş durumda ameliyat masasında, ben ise elimde metal keserken kullanılan ve her ameliyathanede olan bir alet ile “operasyona” başladım.

İlk küpede sorun olmadı. Kulak memesinin arkasından küpenin arka kısmında klips olması gerek yerde bulunan metal çıkıntıyı kestim ve küpe personelin eline pırlantası ile düştü. İkinci küpe de ise ekip olarak çuvalladık ve nasıl olduğunu çok da alamadığım bir şekilde personelin eline doğru fırladı, çarptı sonrada ameliyathane yüzeyinde kayıplara karıştı.

Ameliyathaneler hatta muaynehanelerde muayene odasının yüzeyi özeli bir döşeme ile kaplıdır. Bu döşemenin özelliği ise üzerine dökülen kan gibi enfekte materyali steril edebilmesidir. Renkleri sıklıkla açık mavi falan olur. Bilin bakalım burada ne renkti? Evvettt bildiniz açık gri üstelik beyaz kırçıllı desenleri var.

Biz ameliyata başlamak zorunda olduğumuz için pirincin taşını ayıklaması ameliyathane başhemşiresi ve fonda elinde cep telefonlarının ışıklarını açmış 3 personele düştü. Ameliyat devam ederken ve 1 saatten fazla vakit geçmişken anestezi ekipmanlarının altından elinde pırıldayan küpe ile personelin heyecanlı sesi duyuldu: “Buldumm”

Ameliyat çıkışı herkese yemek ısmarlama sözüm vardı. Sözümü tuttum ve tam da oturmuş bir şeyler atıştırıken hemşire arkadaşlardan biri mırıldanıyordu “Hocam aslında pahalı bir şey değildir hep abartıyorlar…”

Bu yaşanmışlıktan 3 ay sonra başka bir hastanede sabah yine aynı ritüeller tekrarlanmış durumda. Hasta daha önce 2 kez ameliyat olmuş, büyük ihtimalle içi son derece adezyone (yani organlar birbiri ile sıkı yapışık) dolayısıyla komplikasyon çıkabileceği için oldukça zahmetli tam barsak temizliği dediğimiz olaya maruz kalmış durumda ameliya masasında.

Bu arada vurgulamakta fayda var; hastanın başından 2 kez ameliyat geçmiş, 1 hafta önce anestezi tarafından değerlendirilmiş, klasik sorular sorulmuş, vücudunuzdaki metal eşyaları ameliyat öncesi lütfen çıkarın uyarıları on milyon bin kez yapılmış ve açlık olayları anlatılmış durumda.

Anestezi uzmanı hastanın başında deneyimli ve doğal olarak son dakikada yine de hastayı kontrol ediyor: “En son ne zaman yemek yediniz?, üzerinizde metal bir şey yok değil mi?”

Ben elimde hastayı steril etmekte kullanılan sıvı dolu kap ile bir önce hastanın uyumasını bekliyorum. Başını kaldırdı “Yok ama 1 yıldır sol kulağımda bir küpe vardı sanırım klipsi kulak memesi içinde kaldı çok acıdığı için bir türlü çıkartamadım” dedi! Harbiden dedi.

Ben elimdekileri bıraktım. Nerede bu derken zaten doktor arkadaş kulağını çevirdi. Kulak memesinin arkasında bir alan simsiyah. Dokunduğunda hastanın yüz ifadesinden canının yandığını anladık. “Uyusun o zaman” dedim. Önce yüzünün sol tarafını sterilizasyon sıvısı ile sildim. Sonra kulak memesini “ameliyat” ederek 1 yıldır dokuya gömülmüş enfekte klipsi çıkardım. Bizim cerrahi sonra başladı.


7-8 yıl önce fakültede yaşadığımız burunda hızma olayı var ki hiç anlatmayayım. Baktık hızmanın çıkması mümkün değil ameliyat şimdilik kalsın dediğimde “Hocam zaten eşim taktırmamı hiç istemedi. Ameliyatın bu nedenle kaldığını öğrenirse beni kesin boşar” demesi üzerine KBB uzmanının en az yarım saat abuk aletlerle hızmayı sökmesini izlemek zorunda kaldık.

Neyse mesajı bir kez daha vurgulamak gerekiyor: Lütfen ameliyat öncesi vücudunuzda var olan ve cildiniz ile temas eden metal eşyaları mutlaka çıkararak ameliyat günü hastaneye gelin.

Evet günümüzde kullanılan elektrokoterler sıklıkla güvenli ama garantisi yok ve eğer piercing, yüzük ya da küpeleriniz “elektriksel ark” yaratırsa o bölgede ciddi yanıklar oluşabilir.

Basit görünebilir ama yaşanmışlıklara bakarsanız çok ama çok önemli 😊

Kocaman Sevgiler
İyi ki varsınız….

16 Temmuz 2019 tarihinde Süleyman Engin Akhan tarafından yayınlanmış ve 07 Ocak 2023 tarihinde de son güncelleme yapılmıştır.

Bir cevap yazın