Genital Siğil Hakkında Her Şey

31
0

Başlığı bu şekilde koymak zorunda kaldım. Zira siteme o kadar çok soru geliyor ki! Aslında sosyal ve psikolojik problemler yaratması dışında benim naçizane bakış açıma göre kesinlikle kolayca halledilebilecek bir problemin hastalar açısından kabus haline geldiğini gördüm. Bu durum temelde internette bazı sitelerde yer alan abartılı sunumlardan ve yanlış bazı bilgilerden kaynaklanıyor. Bu nedenle aşağıda yer alan bilgileri soru ve cevap şeklinde ve özellikle sizlerden gelen soruların ışığında hazırladım. Umarım siz hastalarıma yardımcı olur.


Genital siğil (kondiloma aküminata veya kısaca kondilom) nedir? Hangi HPV tipi sebep olur? Nasıl Bulaşır? Bulaş sonrası ne zaman ortaya çıkar?
Kondilom (genital siğil), HPV Tip 6 ve 11’in sebep olduğu cinsel temasla geçen bir hastalıktır. Kondilomların %90 – %97’si Tip 11 ve 6’ya bağlıdır. Amerika Birleşik Devletlerinde 18-56 yaş arası cinsel aktif insanların %5.6sında tanı konulmuş genital siğil öyküsü bulunmaktadır. Yine ABD’de en sık rastlanan cinsel temasla bulaşan hastalıktır. Ciltten-cilde oral, anal ve genital cinsel temas ile bulaşır. Oral seks yapıldığında ağız mukozasına, dokusuna da bulaşma riski bulunmaktadır. Sürekli sorulan sorulardan biri cinsel temas dışında bulaşıp bulaşamayacağıdır. Kondilomları olan anne doğum sırasında bebeğe bulaştırabilir ama nadir durumdur. Bu sorunun cevabını çok daha detaylı başka bölümde vereceğim. Ancak bu 2 yol dışında aynı çamaşırın veya havlunun kullanılması ile bulaşması anekdotal olarak anlatılan bir konudur ve benim inanmadığım bulaş yollarıdır. Şayet kadında veya erkekte yukarıdaki resimde görüldüğü gibi büyük taze siğil varsa ciltten cilde bulaş çok daha fazla olmaktadır.

Bulaş ile ilgili en sık gelen sorulardan biri bulaşma zamanı ile ilgilidir. Hala virüsün bağışıklık sistemimiz üzerine olan etkisini bunca çalışma sonrası net olarak bilmiyoruz. Ancak bir grup insanda virüsün epitel dokusundan içeri girdikten sonra uzunca bir süre sessiz kalabildiği gösterildi. Yani hücre içinde aktive olmadan kalabilir, yıllar sonra hastanın bağışıklık sistemindeki zaaf sonrası ortaya çıkabilir. Genelleme yapmak gerekirse bulaş sonrası hastalığın ortaya çıkması sıklıkla ilk 8 hafta içindedir. Bulaş sonrası ilk 8 hafta içinde sıklıkla siğiller görülür. Ama her hastada, hastanın bağışıklık sisteminin durumuna göre farklı seyreder. Kadınların %40’ında bulaş olduğu halde hiç siğil görülmezken, %40 kadında küçük lezyonlar ortaya çıkar. Bu şekilde lezyonları fark ederseniz lütfen ağda yapmayın ve lezyonları tırnağınızla yada başka bir yolla kanatmayın zira 2-3 hafta içinde lezyonların kendi kendine geçme ihtimali yüksektir. %20 olguda ise lezyonlar yaygın ve agresif olurlar. Hastalar arasında böylesi bir ayrımın olma nedeni hasta-virüs-hastanın bağışıklık sistemi arasındaki ilişkidir. Bir grup kadında bağışıklık sistemi güçlüdür ve adeta hızla virüsü etkisizleştirir.

 

Hangi bölgelerde ve nasıl görülür? Kondilomları nasıl tanıyabilirim?

Genital siğiller vagina çevresinde (küçük ve büyük dudaklar), vagina içinde, rahim ağzında ve anüs etrafında veya içinde bulunabilirler.  Sıklıkla koyu kahverengi, yüzeyden yüksek, kibrit çöpü başı gibi farklı boylarda lezyonlardır. tek tük olabilecekleri gibi son derece yaygın da olabilirler. Birleştikleri zaman büyük üzeri çıkıntılı koyu kahve ve pembe kitleler şeklinde görülebilirler. Kopardığınız zaman kanar!. Özellikle ağda yaparken son derece dikkatli olmak gerekir. Sorun kanaması değil ama çevre dokuya yayılan kanın bulaştırıcı etkisi olmasıdır. Hasta sıklıkla ağda yaparken lezyonun kanadığını görür ama bir şey yapmaz (hatta bazen kondilomları koparmaya devam edenleri de görüyoruz. Bir hastam erkek arkadaşının tavsiyesine uyup jilet kullanarak kondilomları ortadan kaldırmayı denemişti. Sonuç için sadece dehşetti demem yeterli sanırım) böylece kısa sürede lezyonlar pıtrak gibi hızla yayılırlar.

 

Gerçekten Rahim ağzı kanserine sebep olurlar mı? Ya da sizin sorduğunuz gibi: ” Okudum %80 rahim ağzı kanseri olacakmışım, doğrumu doktor bey”

Hem evet Hem de kocaman hayır! Evet zira tip 6 ve 11 rahim ağzı kanseri olma riskinizi arttırır. Ama bu risk artışı son derece düşüktür ve bu virüsü almamış kişiye göre riskiniz biraz artmıştır. Bu nedenle bu tipler “Düşük Riskli” olarak sınıflandırılır. Dolayısıyla HAYIR %80 falan (diğer tiplerinde de böyle yüksek risk yok bu arada) kanser olmayacaksınız. Önemli olan düzenli smear almaya devam edin ve benim görüşüme göre aşılanın. Doğal bağışıklık sizi her bulaşta koruyamayacaktır. Bu nedenle aşılanmak kalıcı bağışıklığı sağlayacağı için önerilir.

 

Kondilomlardan, Siğilden Nasıl Korunurum?

İdeal korunma yöntemi monogamidir. Yani tek eşlilik. Bunun çok gerçekçi olmadığına inanıyorum. Bir çoğumuz monogam yaşamayı başarsa da yaramazlık yapanlarımız daima çıkacaktır. Ne demişler: “Hatasız kul olmaz” :-)). Kondom (prezervatif) kullanmak farklı yayınlarda %40 – 80 arasında korunma sağlamaktadır. Şayet kadında etkin, gözle görünür kondilom varsa penis kökü açıkta kaldığı için bu bölgede temas olacaktır. Bu nedenle erkekte siğillerin en sık görüldüğü bölge penis köküdür. Bu arada erkeğin sünnetli olması da önemli bir avantajdır. Her ne kadar gerek Müslüman gerek Musevi toplumlarında yapılan çalışmalar arasında çelişenler olsa da, araştırmaların önemli bir bölümü sünnetli erkeğe HPV bulaşının nispeten zor olduğunu göstermektedir. Ama birincil korunma daima aşılanmadır. Aşı naif popülasyonda, kalıcı biçimde, siğillere karşı %95-100’lere varan oranda koruma sağlar.

 

Tedavi Yöntemleri Nedir?

A) Medikal Tedaviler:

  1. Podofilin: Podofilin uzun yıllardır kullandığımız bitkisel içerikli, hücre döngüsünü durduran bir ilaçtır. Kullanımı zordur. Sıklıkla parafin içine %5-25’lik hazırlanır. 1-3 ay arasında uygulanması gerekir.
  2. %3 veya %5 Asetik Asit: Asetik asit yıllardır uyguladığımız, çocuğa zararlı olmadığı, sistemik etkisi bulunmadığı için özellikle gebelerde seçilen bir ilaçtır. Yine 1-2 ay uygulamak gerekir.
  3. Aldara Krem: İçinde imikimol adı verilen ve bağışıklık sistemini arttıran, interferon aktivitesini uyaran bir madde içerir. Aldara’da lokal olarak uygulanır. Siğillerin büyüklüğüne göre 1-3 ay arasında uygulamak gerekir. Önemli ve pek bilinmeyen nokta, burada ayrıntıya girmeyeceğim ama ilk seferinde aldara etkisiz ise 2.kez denememek, başka yönteme geçmek gerekir. İkinci kez uygulandığında problemi dahada kötüleştirebilir. (sorarsanız e-mail ile detaya girebilirim)

B) Cerrahi Tedaviler:

  1. Koterizasyon: Açık ara benim favorimdir. Genel anestezi ihtiyacı olmaksızın, sadece lokal anestezi ile hastayı tek seferde ve kalıcı olarak tedavi edebilirsiniz. Önemli nokta tecrübeli bir elde ve doğru derinlikte lezyonların koterize edilmesinin gerekliliğidir. Her ne kadar kitaplar iz kalabileceğini yazsalar da benim şimdiye kadar iz kalan hastam olmadı. İlk 10 gün kadar görüntüsü kötüdür. Ama ortalama 20 günde koterize edilen alanlar tamamen, problemsiz iyileşmiş olur. Diğer yöntemlerde hasta doktora bağımlıdır. Bir kaç kez doktora gitmek zorunda kalır. Oysa koterizasyonda ilk seferde koterize edilir ve 20 gün sonra kontrole gelir sadece.
  2. Kriyo / Dondurarak yok etme: Lezyonları doğrudan destrükte etmeyi hedefler. Tercih etmediğim, sıklıkla dermatologların kullandığı bir yöntemdir. Uygulaması nispeten zordur. Farklı kriyo uçları gereklidir. Siğilleri uygun derinlikte destrükte etmek kriyo ile zordur ve nüksler sıktır.
  3. Laser: Diğer cerrahi yöntemlere hiç bir üstünlüğü olmayan ama çok pahalı bir yöntemdir. Benzer biçimde lezyonları ortadan kaldırmayı hedefler.

20 Temmuz 2012 tarihinde Süleyman Engin Akhan tarafından yayınlanmış ve 08 Ocak 2023 tarihinde de son güncelleme yapılmıştır.

Bir cevap yazın